Önceki bölüm: http://deneyimlioyuncu.blogspot.com/2014/08/sanal-akademi-sanal-roman.html
1.Bölüm
Sumus bellum pro vita
erat
Deinde nos, erant
'iniuriam. Non semper memoriam ...
Ductum est ante nos de
luce, ad finem
"Veni!" quod
dicit nobis:. Quem, ut gradiaris nobiscum habeas ...
Erat autem angelus et.
Deinde nobis per
singulos ire ...
Ardentes in nos. Non
timemus.
Dolor, amissae et
dilexit nos ...
(Bir savaşın
içindeyiz, adına hayat denmiş
Sonrasında
yaralanmışız. Hatırlamıyoruz hiç bir şeyi...
Bir tünel var
önümüzde, sonunda parlayan ışığıyla
"Hadi!"
diyor bize. Yürümemizi söylüyor yanımızdaki...
Koruyucu meleğimiz o
bizim.
Sonrasında, her
adımımızda...
Canımız yanıyor. Biz
korkmayanlar.
Acıdan, kaybetmekten,
sevdiklerimizden...)
Çevirisi ile çıkmıştı yazı ekranda. Oyunu bitirmişti, DB’nin
oynadığı oyunu…
-Bu oyun için mi seksen lira verdim yani?
Dedi deli maskeli genç. Siyah saçlarına elini attı ve
gözlerini kocaman açtı.
-Ananızı Allah’a havale ediyorum lan!
Diye bağırdı ve bilgisayarın başından kalktı, yatağına
uzandı. Telefonundan sosyal paylaşım sitelerinden birine girerken, Invoker’in
paylaşımlarından birini gördü.
DB’nin ağzına
vereceğim!
Yazmıştı. Tam tamına 285 beğeni almış bir ileti ve bir o
kadar da yorum. Şu biçimdeydi yorumlar…
-Hadi aslan abim!
Ağzına sıçarsın o herifin!
-O kimmiş be, dünkü
sıçtığınız bok!
-Abi, şimdiden GG WP!
Desin bence…
-Piyasada sizden iyisi
yok be abi.
Sinirle baktı yazılanlara. Bir adamı bu kadar övmeleri…
“Yürüsün gitsin götü boklu.” Dedi ve kendi yorumunu yazdı.
-Bu gece sen eline
almaya hazır ol hergele!
Ardından telefonu kapattı ve kapıda asılı ceketini giydi.
“Başlıyoruz!” dedi gülerek ve seslendi evin içinde.
-Anne! Ben çıkıyorum!
Annesinin cevabını beklemeden çıktı. Asansöre binerken
cebinden atılan iletilere bakmaya devam ediyordu. Bunun cevabı üzerine pek çok
kişi, şimdiden laf etmeye başlamıştı bile.
-Sen kimsin lan at
kafası?
-Invoker seni de
öpecek. GG WP demeye hazır ol.
-Ananızın kucağına
gidin bence. DB’nin hiç şansı yok.
İletilere baktı ve ciddi bir tavırla yazmaya başladı.
“Öncelikle buradaki
her piç kurusuna selam ediyorum çünkü bunu hak edecek kadar o adamın arkasını
yaladınız. Şimdi de şunu demek isterim ki, sizin gibi TS kanallarından yenilince
ana avrat söven, ağlayan çocuklar değilim. Ayrıca sizin gibi egoist bir tavırda
da bulunmuyorum ki, hepiniz bu oyunun ustası olduğunuzu sanıyorsunuz. Aksine
oraya geldiğimde, elinize fareyi verdiğimde, siz annenize koşup ağlayacaksınız
çünkü Night geldi ağzına sıçtıklarımın veletleri.
Ayrıca Invoker; o
çocuk benim. Her şeyden önce benim cesedimi çiğnemen gerekecek.”
Bunu otobüs durağına kadar, yavaş yavaş yazmıştı. Hiç canını
sıkmadan, elinden geldiğince ağırdan alarak… Ardından derin bir iç çekti ve
maskesini yüzünden çıkardı. Eskiden dağlanmış çenesini ovuşturdu ve boynunu
kaşıdı. Sinekkaydı yüzünü gizlemesinin sebebi yarasından utandığından değildi,
insanların ona tuhaf ifadelerle bakmasındandı.
Ve şimdi de iki çift bakıyordu. Kız olan, güneş gözlüğünü
yukarı kaldırmış, saçlarına takmıştı. Gözlerini tamamen açmıştı, ağzı da hafif
aralık kalmıştı. Dik saçlı, üstünde kısa kollu giysili sevgilisi ile ondan daha
bir ciddi ifadeyle, gözlerini aralayarak bakıyordu. Night deli maskesini
yeniden taktığında, çift gülmeden edemedi. Bu sırada Night duvarı delen bir
bakış attı onlara. Erkek “Ne oluyor?” havasında bir bakış attığında, otobüs
yana döndü.
İkisi de körüğünde bulundukları için, dönüşten pek etkilenmemişti
ama Night’in sıçrayarak vurması için ideal ivmeyi almıştı. Ve aniden
yükseldiğinde, çocuk, Night’in ne yaptığını anlamamış bir biçimde, şaşkınlıktan
ziyade umursamaz bir ifadeyle bakmıştı. Ve yükselen yumruğu aniden fark
ettiğinde, her şeyin çok geç olduğunu anlamıştı. Şakağına yediği yumruktan ne
yapacağını bilemezken boğazının çok sertçe kavrandığını fark etti alaycı çocuk.
Kızın ağzı, aynı açıklığına kavuşmuştu ve çocuk titreyerek
Night’a bakıyordu. Bir şeyler yapmak istiyordu ama kalakalmıştı. Kanayan şakağı
ve tıkanan nefes borusuyla, bir hırıltı çıkardığında bir anda otobüste
bulunanlar deli maskeli çocuğun üstüne çullandılar ama bilmedikleri bir şey
vardı.
Otobüs yeniden bir dönüş yaptığında çullananlar dengelerini
kaybettiler. Kimi yere düşerken, kimi Night’in tekmesini suratlarına yiyerek
zemini tattılar.
Bu sırada çocuk ve kız da kendine gelmişti. Kız, sevgilisine
sarılıp, saçma sapan ifadelerle halini sorarken, Night “DURACAK” ziline bastı.
Birkaç dakika sonra, araç yavaşlayarak durdu ve indi deli maskeli genç.
Otobüstekiler Night’a şaşkın ifadelerle bakarken, Night yürümeye başladı yolu
takip ederek.
Ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.